Artvin ve Milliyetçilik Anlayışı
  Emine Işınsu
 

 

Emine Işınsu, 1938 yılında Kars'ta asker bir baba ve öğretmen, şair-yazar bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldi.

Halide Nusret Zorlutuna gibi bir annenin çevresinde büyüdü. Dolayısıyla yazar olmak onun için tabiî bir sonuçtu. Annesinden etkilenmesi sebebiyle ayrıca bir mesleği de olsun isteyen Işınsu, özürlü çocuklar için bir merkez açmak amacıyla pedagoji okumak istedi. Ancak, Ankara D.T.C.F. felsefe bölümünden ayrılarak gazete ve dergilerde fıkra yazarlığı yaptı. Her ne kadar Òinsanlar yazarlığı bir meslek kabul etmese de, yazarlık onun için artık bir meslekti.

Hikaye, roman ve oyunlarıyla tanınan Işınsu, Töre ve Bozkurt dergilerini çıkarmıştır.

İki Nokta, Bir Yürek Satıldı, Bir Milyon İğne, Ne Mutlu Türk'üm Diyene, Atsız Kahramanlar, Küçük Dünya, Azap Toprakları, Ak Topraklar, Tutsak, Sancı, Çiçekler Büyür, Canbaz, Kaf DağıÕnın Ardında, Atlıkarınca, Cumhuriyet Türküsü, Dost Diye Diye, Nisan yağmuru ve Havva eserleriyle tanıdığımız Emine Işınsu ikisi evli, yetişkin üç çocuk annesidir.

Ak Topraklar

 

 

 

 

Atlıkarınca

Türkiye'de yarı aydınların içinde bulundukları kısır döngüyü, boşa çabalarını, lâf kalabalıklarını, bu arada; "hakikat"e, "doğru"ya ulaşmak için gayret sarfedenleri anlatır.

 

 

Azap Toprakları

Batı Trakya'da yaşayan Türkler'in, altmışlı yılların ikinci yarısında gördükleri eziyeti, ora ahalisinin yaşantısını, umutlarını, beklentilerini anlatır.

 

 

 

Bir Gece Yıldızlarla

Emine Işınsu'nun değişik bir lezzet alarak okuyacağınız muhtelif küçük hikâyelerinden oluşmuş bir eserdir.

 

 

Canbaz

Türkiye'de sendikacılık hareketinin başlangıcını, bir kısımsendikacının dejenerasyonunu, onlara direnen bir kadın sendikacıyı ve bu arada sağ ve sol gruplaşmalardaki fikir ayrılıklarını ve bazı grupların sendikalara hakimiyetini anlatır.

 

 

Çiçekler Büyür

Yetmişli yılların ilk yarısında, Bulgaristan'da yaşayan Türk azınlığın, Bulgar milliyetçiliğine ve Marksizme tutsak olmuş yaşantısını, çektiği maddî-manevî ıstırabı, orada yaşayan Türkler'in umutlarını, beklentilerini, Bulgaristan'ın Türk azınlıklar üzerinde oynadığı oyunları ve Türkiye'ye uzanma gayretlerini anlatır.

 

 

Cumhuriyet Türküsü

1922'nin kolu kanadı kırık Osmanlı İmparatorluğu.. Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulalı bir yıl geçmiş... İstanbul hâlâ işgal altında. Mustafa Kemal ve muhalifleri.. Sakarya'nın bu muzaffer Kumandanı'na karşı bunca itham neden? O, Türkçü fikirleri fiiliyata döken bir Kumandan değil midir, o halde?.. Eski Osmanlı Mutasarrıfı Hüseyin Hüsnü Bey'de kristalleşen Osmanlılık fikri.. Jön Türkler, İttihat ve Terakki ve onun muhalifi Hürriyet ve İtilâf Partisi.. Bir yanda Türkçüler.. bir yanda, İngiliz himayesi ve Amerikan mandası taraftarları.. Velhasıl zor günler, acı günler yaşanmakta, çökmekte olan İmparatorluğun mirasında Anadolu, dişi ile tırnağı ile, kadını ve erkeği ile son ve kesin bağımsızlık ve özgürlük savaşına hazırlanıyor.

Dost Diye Diye

Yazar, bu denemeleriyle, Âyetler'in ışığında bir "gönül yolu" sunuyor okuyucularına.

 

 

Havva

Gözyaşı, gözyaşı sevdiklerimiz..." demişti bir gün Dost: "O' nun sevgisinden varedildiklerini bildiklerimiz, O' nun ışığı söner de, O'nun hükmü durur mu hiç? "Körpe gönüllerdeki ilk sevinç gibi sevdiklerimiz.. O' nun sesi kısılır da, sözü duyulmaz olur mu hiç? "İlk teneffüs edilen gibi, ilk ağıza alınan gibi sevdiklerimiz.. O' nun varediciliği erişilmezdir. O' nun hükmü şaşmaz. Ve biliniz ki O, abes iş yapmaz. "O' na sırtını dönmemiş olanlar kurtulacaktır. Her şey hayrınızadır, her şey O' ndandır ve her şey hayırla yürüyecek." Havva, Dost' la beraber, ta içinden tekrarladı, takrarladı: -Ve her şey hayırla yürüyecek!

 

Kaf Dağının Ardında

Memleketin karışık zamanlarında, solda şöhret olmuş romancı olan Mevsim, maddî bakımdan da, olağanüstü bir duruma sahipti... Fakat bütün bunlar, devamlı bir arayış içinde bulunan Mevsim'e yetecek miydi?... Mevsim'in ruhu açtı ve hayatın kendisine sunduğu maddi imkanlarla doyum bulamıyordu. Mehmet onun için; bir roman kahramanı, bir sevda, aynı zamanda maneviyat kapısını açan anahtar olacaktı, ama galiba bu anahtar, Kaf Dağı'nın arkasındaydı.. Ve Mevsim'in kendi içine doğru çileli seyahatini bu eserde okuyacaksınız.

 

Küçük Dünya

Bin dokuz yüz ellilerde, yüksek tahsilli bir İstanbullu kızın, evlenip Şanlıurfa'ya gitmesini; orada Urfa'nın mistik havası ile kadının eşinin arkadaşlarından biriyle asla kelimeye dökülmeyen, su yüzüne çıkmayan büyük aşkını anlatır.

 

 

Nisan Yağmuru

-Efendim, nisan yağmurları başlayınca, isitirdyeler, denizin üzerine çıkar, açılır ve içlerine bir nisan yağmuru damlası alır, kapanır ve tekrar denizin derinliklerine doğru çekilirlermiş.. İşte inci, bu nisan yağmurunun damlasından oluşurmuş!.. Hoş değil mi?
-Eveet, hoş ve ince.. dedim, bütün efsaneler gibi. Fakat ben şimdi diyebilirim ki, ustam bir nisan rahmetidir, bizler de istiridye! Ve habire ondan bir damla alabilmek için, gönlümüzü açıp duruyoruz.. çalışyoruz.. Çalışıyoruz ki, kendimizden bir inci elde edelim.

 

Sancı

Yetmiş öncesinin solcuları tarafından katledilen ülkücü Dursun Önkuzu'nun gerçek hayat hikâyesini anlatır, o tarihin Türkiyesi'nden kesitler verir.

 
 
  09.03.2008 tarihinden itibaren 41197 ziyaretçi burdaydı!
 
 
yücel küçük ve ibrahim küçük yapımıdır. Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol